şu kısa ömrümde en fazla sinir olduğum, beni en fazla yoran ve yıpratan şeylerin başında seyyar satıcıların megafonla çıkardıkları o iğrenç sesler gelir. seyyar satıcıların çıkardığı sesler ben başta olmak üzere bütün mahalleyi adeta sinir hastası yaptı. öyle rezil bir mahallemiz var ki, inanın 20 dakikada bir seyyar satıcı geçiyor. mesela adam patates satıyor… bir yandan arabayı kullanırken kendisi megafonla bağırıyor diğer yandan da arabanın arkadasın da duran 12,13 yaşlarındaki çocuğu bağırtıyor. kıyamet kopuyor, yer gök inliyor adeta. günde bir iki defa geçse eyvallah diyeceğiz lakin 20 dakikada bir geçen ve bas bas bağıran bir satıcıya ordusuna insanoğlu ne kadar tahammül eder ?
ekmek parası kazanıyormuş.
bana ne, ne kazanıyorsa kazanıyor ? para kazanmak demek insanları, hastaları, uykuya yeni dalan 3,4 aylık bir bebeği rahatsız etmek midir ? sokakta yaşlılar başta olmak üzere herkes seyyar satıcılardan rahatsız. bu nasıl para kazanma işi böyle anlamadım ben bu işten bir şey? adamlar o kadar rahat ki laf da anlamıyor. biraz az bağırır mısınız hasta var denildiğinde sanki havaya laf söylemişsin gibi anlamıyor ve iki kat daha fazla bağırıyor.
tabi ki belediyeyi aradık ve tabi ki bimer,cimer dahil her yana ve her tarafa şikayetimizi yaptık. ancak kağıthane belediyesi denen kurum koskoca bir mahalleden gelen şikayetleri her seferinde duymamazlıktan geliyor. seyyar satıcılara karşı hiç bir şekilde işlem yapmayan, seyyar satıcılara ceza kesmeyen, seyyar satıcıları engellemeyen kağıthane belediyesi, kağıt üzerinde işlem yapıldı gösteriyor. şaka gibi 🙂 güler misin ağlar mısın ? güya kağıthane belediyesi zabıta ekipleri kontrol yapmış ama adı geçen sokakta hiç bir seyyar satıcıya rastlamamışlar. yalan söylüyorlar ! adamlara saat veriyoruz, dakika veriyoruz, tam konum, adres sokak ismi veriyoruz ama ne gelen var nede giden.
şu istanbul’da kağıthane belediyesi kadar işe yaramaz bir belediye yoktur herhalde. hangi parti olursa olsun umurumda değil. ben partici bir adam değilim. yaşadığım yeri kim iyi bir şekilde yönetir, çalmaz, çırpmaz ve cebini doldurup akrabalarını eş ve dostlarını zengin etmeden ADALETLİ bir şekilde yönetirse oyum onundur. isterse bu adam şeytanın önünde 24 saat secde etsin, beni alakadar etmez. neye inanırsa inansın umurumda değil. inancı, onunla Allah arasında ki mesele ve beni alakadar etmez neye inandığı. beni alakadar eden şey, bana ne kadar hizmet ettiği ve devletin kaynaklarını nereye harcadığı.
bağırma kardeşim, bağırma ! seyyar satıcı mısın nesin bağırma !
ben senin çıkardığın gürültüyü dinlemek zorunda değilim. küçük bir bebek senin çıkardığın o iğrenç ses yüzünden uyanmak zorunda değil, gece işe giden bir insan gündüz istirahat halindeyken senin yüzünden istirahatini bozup bedavadan uykusuz kalacak değil, hasta bir insan senin yüzünden acılar çekecek değil, yaşlı bir teyze senin çıkardığın o gürültü yüzünden rahatsız olmak zorunda değil. görüyorsun işte değil mi, kaç kişiyi rahatsız ettiğinin farkında mısın.