asıl adı beyoğlu göz eğitim ve araştırma hastanesidir ancak tarihi galata kulesinin hemen yanında olması nedeniyle kulebi göz hastanesi diye anılmıştır.
çok ama çok eski bir binadır.
bakımsız, kötü durumda bir yer. tarihi binaya neler yapmışlar ama Allahım’ım…
duvarlara çakmadıkları şey kalmamış. pimaş borular ortada geziyor, anten kabloları örümcek ağı gibi her yerde, yağmur yağdığında bazı yerlerden sular damlıyor. yahu kaldı mı arkadaş böyle yerler artık bu güzelim istanbul’da? maalesef var demek ki.
bina eski ve bakımsız. güzel olan ne biliyor musunuz ? çalışanlarının güler yüzlü, doktorların ise “işi biliyor” olması. gerisi 5 kuruş etmez. zira insanları ilgilendiren de bu zaten! kulebi göz hastanesi doktorlarının konusunda uzman, deneyimli ve profesyonel olmaları.
söz konusu hastanede dikkatimi çeken bir şey oldu: kuledibi göz hastanesinde bulunan doktorlarda (en azından benim temas ettiklerim) kibir, kendini beğenmişlik, insanlara tepeden bakmak gibi alışılageldik klasik doktor tipi olur ya… işte ben buradaki doktorlarda bu tip hareketler görmedim. nazikler… insanı sorularıyla delirten “kazmalar” olur ya; böyle “kazmaların” bile sordukları abuk sabuk sorulara nezaket içerisinde, güler yüzle cevap veriyorlar.
annem burada katarak ameliyatı oldu.
yaş 80 üstünde. annemi katarak ameliyatına almadan evvel bir sürü muayeneden geçirdiler ve en son katarak ameliyatı olabileceğine kanaat getirdiklerinden muayyen bir günü tarih olarak verdiler. muayyen gün ve saate söz konusu hastanedeyiz…
annem çok heyecanlı…o gece sabaha kadar ne bizi uyuttu nede kendi uyudu. ya kör olursam, ya görmezsem falan vesveselerin ardı arkası kesilmiyor..
hastanede biz annemi sakinleştirmeye çalışırken bir doktorda bize eşlik etti ve “teyzecim heyecanlanmana gerek yok” dedi. işte o an anlamıştım bu hastanenin her ne kadar bakımsız olsa da doktorlarının iyi birer insan olduğunu ve annemin emin ellerde bulunduğunu.
annemin üzerine mavi bir elbise giydirerek asansörle alt katta bulunan ameliyathaneye aldılar. ablam ve ben beklemedeyiz…
hastane içerisinde volta atıyor ve etrafı inceliyorum. bazı görevlilerle konuşuyorum. bana hastanede daha önce rahibelerin görev yaptığını söylediler. onlara “istanbul’da devletin elinde bina mı kalmadı da böyle tarihi eser kıymetindeki bir binayı hastane olarak kullanıyorlar” dedim. burası tarihi bir mirastır. beğenmediğimiz bir gavurun elinde olsaydı burası, onu korur ve asla yok olmasına müsaade etmezdi dedim. ve elimle hastanenin aşağıdaki resminde görülmekte olan yerlerini onlara göstererek “bakın biz bu tarihi binayı ne hale soktuk dedim:”
diğer yandan binadan bir kaç fotoğraf almak için telefonumu çıkartıp sağı solu çekmeye başladığımda bir güvenlik görevlisi arkadaş yanıma gelerek “burada fotoğraf çekmek yasak” dedi. “neden” diye sorunca sadece “yasak” dedi.
“yasak da neden yasak? bana yasak olduğuna dair bir belge, resmi bir evrak gösteriniz.” dedim… yasak demekle bir şey yasak olabilir mi? ne bileyim ben senin burada fotoğraf çekmeyi kafana göre yasaklamadığını?
güvenlik görevlisi bana telefonunda ki whatsapp açtı ve whatsapp birinin ona yazdığı bir yazıyı gösterdi. okumadım bile.. ne bu dedim “yasak işte” diyor. böyle olmaz yahu bu işler…
ben hastane duvarlarında hastanede fotoğraf çekmenin yasak olduğunu gösteren bir ikaz görmedim, bana herhangi bir belgede gösteremiyorsun, şimdi ben burada fotoğraf çekmeye devam edeceğim sen istersen polis çağırabilirsin dedim ve bir kaç yerin resmini çekmeye başladım. güvenlik görevlisi yanımdan gitti bir daha da gelmedi.
bu esnada annem hala alt katta ve ameliyat sırasını bekliyor… annem kim bilir ne stresli dakikalar yaşıyordur. bizde yokuz yanında büsbütün canı sıkılmıştır.
ortalık yaşlı insandan geçilmiyor. çoğunun gözü bozuk. bir çoğunun gözüne müdahale edilmiş ve bu sebeple gözler kocaman olmuş, kan çanağına dönmüş. hastaların bir çoğu başka illerden gelmiş insanlar; hal ve tavırlarından yabancı bir şehirden geldikleri hemen anlaşılıyor. hastane o kadar ufak bir yer ki oturacak hiç bir şey yok. koskoca teyzeler, dedeler ayakta dikiliyorlar. onların bu halini görünce ben strese giriyorum.
o az önceki güvenlik görevlisinin yanına gittim “bak burada bu kadar insan ayakta dikiliyor bunlara neden oturacak bir sandalye vermiyorsunuz, neden ayakta dikilmelerine izin veriyorsunuz ?” dedim.. benimle hiç konuşmadı, yanımdan uzaklaştı.
hala üst katta annemin asansörle yukarı çıkmasını bekliyoruz. zira ameliyat olanlar, sadece bizim beklediğimiz kapıdan çıkabiliyorlar. bu kapıda üst katta ki bir asansör kapısının önü. yani biz annemin ameliyathaneden gelmesini işte bu asansör kapısının önünde bekliyoruz. başka bir kapıdan çıkması mümkün değil. o kapının önünde bizim gibi stresli bir şekilde bekleyen 5,10 aile daha var. onlarla muhabbet ediyoruz.
nihayet annem çıktı. morali iyi, keyfi yerinde. tek gözünü bantlamışlar. zaten iki göze aynı anda katarak ameliyatı yapmıyorlar. diğer göze katarak ameliyatı yapmak için aradan bir müddet zaman geçmesi gerekiyormuş ki bana göre de mantıklı. çünkü bu insanlar genelde yaşlı insanlar oldukları için aynı günde 2 göze birden katarak ameliyatını kaldıramayabilirler.
annemi aşağı katta bulunan ameliyathaneden sedye ile güler yüzlü genç bir arkadaş çıkardı yukarıya. asansör açılınca “işte anneniz geldi dedi 🙂 ve 120 nolu odaya aldı. daha sonra annemin yanına gittik. bir hemşire geldi ve elinde bir kaç şişe damla… bize bir kaç gün içerisinde uygulanacak yöntemleri ve kesinlikle dikkat etmemiz gereken hususları sabırla anlattı. kafamıza takılan bütün soruları sorduk oda hepsine cevap verdi son olarak da “yarın erken bir saate kontrole gelmelisiniz” dedi ve odadan çıktı gitti. aradan 45 dakika geçti ve bizde annemi alıp eve gitmek için hazırlanmaya başladık. yani annem katarak ameliyatı oldu ve 45 dakika sonra sonra hastaneden ayrıldık.
kuledibi göz hastanesine nasıl giderim ?
kuledibi göz hastanesine ulaşmak için en iyi yöntem (özel aracınız yoksa) yenikapı-hacıosman metrosunu kullanmaktır. söz konusu metroya bindiğinizde şişhane durağında ineceksiniz. metroda inip yukarı çıktığınızda en fazla 100 ya da 200 metre yürüdükten sonra aşağıda ki görüntü gelecek; meşhur galata kulesi 🙂
bu yolu (yukarıda ki resmi) sonuna kadar yürüyün. tam galata kulesinin dibine gelin ve orada birine sorun. sorduğunuz kişi size “sağa dönün aşağı devam edin” diyecek. dediğini yapın; yani bir 100 metre daha yürüyün ve aşağıda ki gibi bir görüntüye kavuşun
hemen üstte bulunan resimde hastane görülmektedir. işte gördüğünüz gibi gayet küçük bir yer.
hastane küçük ve son derece eski ama önemli olan hastane içerisinde çalışan ve “gözümüzü” emanet ettiğimiz doktorların kalitesi.
annem, bizim binadan bakınca karşımızda bulunan binada ki ayrıntıları zar zor görürdü ama şimdi maşallah dürbün gibi görüyor.
annemde ilk ameliyat öncesi var olan heyecan, korku ve panik gibi haller gitti. “çok basit bir işmiş bu” dedi şimdi diğer gözünden de katarak ameliyatı olmak için randevu almaya çalışıyoruz.
aşağıda sizler için hastanenin bazı resimler ekledim.
kuledibi göz hastanesinde ablam katarak ameliyatı oldu çok başarılı bir ameliyat geçirdi doktorlara çok teşekkür ederim burada RIFAT ÖZSOY
güzel yazı olmuş emeğine sağlık
Kule dibimde emini cok kiymetli dr var bi o kadarda saygisiz calisani mesala bazi sekreter ve labaratuar bolumundeki danisman saati dolmmasina ragmen iceri gidip oturuyo seslenice saklanip ses etmiyo sonra goruyorum sizi neden ilgilen miyosun diyince terbiyesizlesiyo oglumun rendavusunu ertelemek icin hastaneyi arayorum 1 saatte 197 defa aradim ilgili kimseyi bulamdim bir cok insanda ayni durumdan sikayetci tamm malum durum zor zaman ama bundan oncede aynılardı lutfen bu dutum bitince bir care bulsunlar hem bizim hemde kendileri icin isini iyi yapanlarida karalmmak adina lutfen dikkate alin isini duzgun yapnlarda boyle kotu insanlar yuzunden karalanmayi hak etmedikrini dusunuyorum kendilerini bu insanlarla kayni kefeye koydurmasinlar guvenlige gelince onlar sanirsin oranin sahibi tamm guvenligi saglamk ivin ayni zamandada bizlerinde guvenligini saglamk icin orfalar